Her biri insandır. Düşünceleri vardır, alışkanlıkları vardır, nev-i şahsına münhasır karakterleri vardır, kişilikleri vardır, muzurlukları vardır, gülüşleri vardır; her birinin bir çift gözü, beyni, elleri ve ayakları vardır. Her birinin hayalleri vardır, hayattan umutları vardır. Her birinin değişen ruh hallerine karşı verdikleri mimik tepkileri vardır. Her biri çocuk olmuştur, genç olmuş ve kanı kaynamıştır, belki bir kısmı yaşlılığa erişebilmiştir. Bir kısmı kadındır bu kölelerin ve adsız yaşayıp ölürler çünkü tek bir nitel adla çağrılırlar: cariye… Yahut yaşları ufaksa cüveyriye (cariyecik).Tanrıları onlara efendilerine itaat etme ve efendilerini olabildiğince memnun etme misyonu yüklemiştir güya. Onlara bu vaazı çeken kişi de efendileridir. Yoksa kendileri hiç bir zaman cariye olmak istememişlerdir. Onlar da tıpkı bizler gibi özgür ülkelerin hür insanları olmak, hür yaşamak, sevmek ve sevilmek, eş bulup çocuk yapmak, çocuklarının da saadetlerini görmek ve huzurlu bir şekilde bu dünyayı terk etmek istemişlerdir. Ancak Arapoğlu ve tayfası onları zincire vurmuştur, köle yapmıştır, cariye yapmıştır. dört mezhep imamının da tasdik ettiği gibi cariyeye tecavüz islam hukukuna uygundur:

Belki daha çocuk yaşta tecavüze uğramıştır Osman’ın köleleri, belki eve gelen bir misafire sunulmuştur, belki dayak yiyip şiddete uğramıştır ve onlara kaçınılmaz kader/tanrının yazgısı diye sunulan hayata mahkum kalmışlardır. Köşelerine sinip seslerini kesmişlerdir. ve belki bir süre sonra bu talihsiz yaşamdan keyif alacak kadar nevrozlu bünyelere dönüşmüşlerdir. Gerçekten de kendilerini Tanrının “esas insanlar” için yarattığı bir takım süprüntüler sanmaya başlamışlardır. Bazıları erkektir ve erkeklerde onur ve gurur duyguları baskın olur. Henüz çocukken, din nedir bilmezken, ideoloji nedir bilmezken sırf çölün bir Yahudi köyünde doğdu diye bir baskında tüm aile erkekleri kılıçtan geçirilip kadınları cariye yapıldığı sırada esir düşmüştür Arapoğluna. Daha çocukken içindeki bütün erkeklik duyguları törpülenmiştir. Erkekliğe dair o dik duruş ellerinden zorla alınmıştır. İtaat eden, ses etmeyen ne denirse yapan eşek rolünü sırf hayatta kalma dürtüsünü doyurabilmek için kabul etmek zorunda kalmıştır.

Belki hür olsa kendini bilime verecekti, belki bir sanat dalı ile ilgilenecekti ama ona Arapoğlunun avludaki hela çukurunda bok kürekleme işi düştü, ahırlarda deve boklarını temizleyerek geçen bir ömür verdi Tanrısı ona. Efendisi öyle bir cennet anlattı ki o cennet için daha fazlasını da yapabileceğini düşündü. Kendini bu dünyada çok daha düşük bir insan olarak harcayabileceğine, elindeki imkana şükretmesi gerektiğine ikna etti. Ne diyor en sahih hadis kitaplarından Buhari:

“Bir köle efendisine hizmetinde samimi davranır ve allaha güzelce ibadet ederse onun için iki kat ecir (ödül) vardır.”
1000 Köleli efendinize hizmette samimi davranın ey köleler! Siz köle olacaksınız ki efendileriniz yaşayacak. siz çalışacaksınız ki tanrının sizden üstün yarattığı seçilmiş kulları rahat ve servet içinde ömürler sürecek. Osman öldüğünde geriye 150.000 dinar, 1.000.000 dirhem nakit para ile bir çok çiftlik, 1000 adet köle ve sayısız binek hayvan bırakmıştır.

Çölün ortasında bir efsane uydurup köşeyi dönen Arap grubundan biridir Osman. Dillendirdikleri efsanenin ilk kitabı kayıptır. İkinci, üçüncü, beşince ve hatta belki on beşinci kitabı da kayıptır. Bugüne gelen kitabının içi binlerce yalan yanlış bilgi ve çelişki ile doludur. Sonradan bin küsur fırkaya ayrılmıştır ve yüzlerce yıldır bütün dünyanın en geri halkları bu fırkalara tabiidir. Bugün orta çağdan fırlamış barbarlar gibi birbirlerini kesmeye devam etmektedirler. Bu Arap hikayesine bağlı insanların büyük çoğunluğu 21. yüzyıla uygun asgari bir eğitime ulaşamamıştır. Modern bir devlet kuramazlar, eğitim sistemi kuramazlar, hukuk sistemi kuramazlar, bir arada huzur içinde yaşayamazlar. Bu Arap mitolojisine bağlı kalan uluslar fakir Moğolistan’daki huzuru bile sittin sene göremezler. Bu Arap hikayesi insanları kaynatır, bu esatir insanları “ehli din ve ehli küffar” diye faşist bir sınıflandırma yapmaya mahkum eder. Bu Arap hikayesi insanı insana düşman eder. Zalimlik 1000 insanın özgürlüğünü elinden almak değilse nedir? Medeniyet 1000 insanın özgürlüğünü elinden almış kişileri zalim ilan etmek değilse nedir?

Akıl kişisel çıkarları için 1000 insanın özgürlüğünü elinden alanların “bir hurma bir hırka” mavallarını yutmamak değilse nedir?
Akıl kişisel çıkarları için 1000 insanın özgürlüğünü elinden alanların “ yav biz köle azat etmeyi tavsiye ediyoruz” mavallarına kanmamak değilse nedir?
Akıl kişisel çıkarları için 1000 insanın özgürlüğünü elinden alanların “yav bu bizim Arap efsanesi dünyanın en adaletli ideolojisidir” mavallarına kanmamak değilse nedir?
Ve izan “E Hristiyanların da köleleri var sanki köleliği İslam getirmiş gibi ne yazıyorsun” diye soranlara:
“İslam köleliği getirmedi de 1000 köle ne demek senin aklın alıyor mu? bunca insana bu zulmü yapıp da en adaletli, en namuslu mutlak ve tek dinin temsilcisi olduğunu iddia etmekle; kendine bütün dünyanın en adil, en utangaç, en nazik ve en insancıl halifesi demek nasıl bir saçmalık?”
şeklinde cevap vermek değilse nedir?
(Bu yazı 30/04/2017 tarihinde ekşisözlükte “halife osman’ın 1000 kölesi” başlığında yayımlanmıştır)