
İtzel, milattan sonra 924 yılında mayaların Quirigua isimli köyünde doğdu. Quirigua bugün Guatemala’nın İzabel vilayetine dahil. İtzel’e annesi bu ismi verdi. Kadim Maya dilinde Gökkuşağı Tanrıçası anlamına geliyor ismi. Gözleri kömürden daha kara, toparlak yüzlü güzelce bir kızdı. İnançlıydı. Kabilesinin diğer bütün üyeleri gibi o da mayaların kutsal kitabı olan Popol Vuh’a inanırdı. Gerçek tek bir din vardı ve bu din onun köyüne gönderilmişti, kendini şanslı görürdü. En gerçek dini yaşadığına ve en gerçek tanrılara inandığına dair içinde en ufak bir şüphe bile barındırmazdı.

Popul Vuh’un Kiçece olan şiirsel dili onu büyülerdi. tanrıların en kudretlisi olan Kukulkan’ın merhametine ve rahmetine teslim ederdi kendini. Arılar tanrısı ah muzen cab ona lezzetli ballar ikram ederdi. Sağlık ve Şifa Tanrısı ahau chamahez onun sıhhatini temin ederdi. Yağmur ve Fırtınalar Tanrısı zaman zaman onu ve halkını cezalandırırdı ama olsundu, tanrılardan gelene isyan olmazdı. İnsan kurban ederek tanrıların gönlü alınmalıydı. Sonuçta onlar gerçek Tanrıydı ve başka yerlerdeki başka Tanrılar gibi uydurma değillerdi. Bu yüzden İtzel çok ama çok şanslıydı. En nihayetinde doğru yolda olduğu için Xilbaba denilen ve yerin altında bulunan kötü Tanrılar ve iblisler onun kan kusarak ölmesine, derisinin şişmesine, kanının bozulup hastalanmasına ya da kıtlığa ve felakete yol açamayacaklardı. Mutluydu.

Milattan sonra 1524 yılında İspanyol fatih Pedro de alvarado Maya İmparatorluğunu ve Mayaların bir alt unusuru olan Kiçelerin topraklarını işgal ettiğinde İtzel’in 31. kuşaktan ilk torunu henüz doğmuştu. İspanyollar Kiçelerin birçoğunu da diğer Mayalara yaptıkları gibi katlettiler. Katlarca fazlası da Avrupa’dan İspanyolların vücudunda gelen mikropların salgın hastalıklara;özellikle çiçek hastalığına neden olması ile öldü. Aradan geçen 300 yıl sonunda hayatta kalan Kiçe halkları dillerini unuttular ve İspanyolca konuşmaya başladılar; Tanrılarını unuttular ve Katolik Hristiyan oldular.
Milattan sonra 1904 yılında İtzel’in 50. kuşaktan ilk torunu doğdu. Ona da İtzel adını verdiler. İtzel’in yaşadığı aynı köyün yakınındaki şehirde yaşıyordu hala. 50. kuşaktan İtzel’in gözleri kömürden daha karaydı, toparlak bir yüzü vardı ve güzelce bir kızdı. İnançlıydı. Ailesinin diğer bütün üyeleri gibi o da İncile inanırdı. Gerçek tek bir din vardı ve bu din onun köyüne gönderilmişti, kendini şanslı görürdü. En gerçek dini yaşadığına ve en gerçek Tanrı‘ya inandığına dair içinde en ufak bir şüphe bile barındırmazdı. Kitab-ı Muakaddes’in dili onu büyülerdi.Tanrının oğlu Kutsal İsa’nın ve Meryem Ananın merhametine ve rahmetine sığınmıştı. Papaya büyük muhabbet beslerdi. Kilisede şarkılar söyler paskalya günü yumurtalar boyardı. Mutluydu. Milattan sonra 1985 yılında İtzel’in 54. kuşaktan ilk torunu doğdu. Ona da İtzel adını verdiler. 54. Kuşak İtzel 25 yaşına geldiğinde ecdadını merak etti. Bir paskalya günü internetten açıp Popol Vuh’un ispanyolca çevirisini okudu:
“Tanrı ilk insanları çamurdan ve ikinci insanları da odundan yarattı. Ama odundan yaratılanların akılları ve duyguları yoktu.Çamurdan yaratılanlar suda çözündüler; odunları da sel götürdü…”
-Bu ne lan?
dedi İtzel.
Neyse ki bu saçmalıklardan kurtulup aklı başında Katolikler olmuşuz biz. Suratında mağrur bir ifade ile açıp daha önce hiç okuma zahmetine kalkışmadığı Eski Ahitten rastgele bir sayfa okudu:
Yasanın Tekrarı 23:1 — Taşakları ezilmiş ya da siki kesilmiş kişi Rabbin topluluğuna girmeyecek.

-“Vay mk bu ne laaan?”
İyice çıldıran İtzel en iyisi açıp bir de Kuran okuyayım dedi:
“Andolsun, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık ki kalpleri var, fakat onlarla anlamazlar; gözleri var, fakat onlarla görmezler; kulakları var, fakat onlarla işitmezler. işte onlar hayvanlar gibidir, hattâ daha da sapık… ve işte gâfiller onlardır!” (Araf, 179)
Atalarının tersine kendini artık şanslı bir mümin olarak göremeyen kara gözlü İtzel en sonunda icq’dan tanıştığı online sevgilisi skocax’ın tavsiyesi ile açıp Voltaire okumaya karar verdi.
“Tanrı var olmasaydı onu icat etmek gerekirdi.”
“Bayım tanrı diye bir şey yok ama sakın uşağıma var olmadığını söylemeyin yoksa beni uykumda öldürür.”
İtzel bugün ne mi yapıyor? Mutfakta fincanları duruluyor kara gözlüm. Az önce birer Türk kahvesi içtik. 55. kuşaktan İtzel yeğeninizin yalanlarla, mitoslarla, efsanelerle ve masallarla dolu bu dünyaya gelmesine 4 ay kaldı. Doğdukları köylere en gerçek dinler gönderilmiş tüm şanslı müminlere benden bir Türkü armağan olsun:
15.07.2016 tarihinde ekşisözlükte yazılmıştır.